ALEV İLYAS BAŞSOY
2021.11.02 07:23
Geçen hafta Facebook’un sahibi Mark Zuckerberg ihtişamlı bir sunumla yeni bir çağın başladığını müjdeledi. Bu o kadar harikulade bir olaydı fakat, Zuckerberg’in sahip olduğu Facebook, Whatsapp, Instagram gibi mega platformların tamamı “Metaverse” çatısı aşağı birleşecekti.
Ben bu yeni markaya taktım, bi yerden hatırlıyorum Metaverse’ü.
Söz öncelikle Neal Stephenson’ın Snow Crash adlı romanında kullanılmış. Dave Eggers’ın Circle (Çember) adlı romanını okumuştum. O romandaki “Circle” adlı şirket de Zuckerberg’in Metaverse’ünün yerine getirmek istediğini yapan gerçek dışı bir şirketti: Tüm platformların üstünde olan tek platform.
“Ready Player One” filmini ilişkilendiren de çok olmuş. 2018 yapımı Ready Player One da, yoksulluk içindeki distopik bir gelecekte, kurtuluşu sanal gerçeklikte arayan gençleri anlatıyordu.
Bu tip filmlerin zirvesi 1999 yapımı The Matrix olmalı. Matrix’te sanal dünyanın sahte saadetinden gerçek dünyanın acımasızlığına geçmek için gözlüğe gerek yoktu, hayatının kararmasını istiyorsan hapı yutman yeterliydi.
Kazmaya devam. Wachowski kardeşler, “Strange Days çekilmeseydi, Matrix’e bütçe bulamazdık” derler. 1995 yapımı Strange Days (Alışılmadık Günler) akıl açıcı bir cyberpunk klasiğiydi.
öte taraftan Strange Days’ın yönetmeni Kathryn Bigelow da ona ilham ve zorlama veren eserleri sıralarken, bir dizi kitabın içinde, 1992’de filme dargın Stephen King Romanı “The Lawnmower Man”i (Bahçıvan) de söylüyor. Sanal gerçekliğin varlığından ve beyin brülör özelliklerinden sanırım ilk olarak Bahçıvan’la farkında olan olmuştum.
“Meta”, emtia çağrıda bulunmak, ticari mülk yani. “Verse” bildiğimiz “ayet” çağırmak lakin edebiyatta “nazım”, “armoni” anlamına da geliyor. Metaverse’in chicken translate Türkçesi “Mülk Ayeti”, Şeytan Ayeti olmasından iyidir. Düz Türkçesi “Mal Sayımı” olabilir, bu durumda Zuckerberg de bildiğin “Mal Müdürü” oluyor. Biraz havalı söylersek “Mal Sayım Sistemi” diyebiliriz.
Dünyada paranın merkezinin hâlâ Londra, New York ya da Şanghay olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Alın teri ve toprak temelli olarak modası geçmiş üretim araçlarına dayalı “hakiki” ekonomi, şu anki dünya ekonomisinin yirmide biri bile değil artık. Yani apaçık dolaşan her yüz liranın yalnızca beş lirası “bildiğimiz” para. Diğer doksan beş lira, bazen Orta Afrika’daki bir diktatörlükte, ara sıra Asya’daki bir kabuk devlette ortaya meydana çıkan dev bir balina gibi. Türkiye bu işin odağındaki ülkelerden biri, ekonomideki hesapsız paranın manâlı bir nedeni Zuckerberg’in de iştahını kabartan bu gri bölge… Eğitim, afiyet, gelir dağılımı, basın özgürlüğü gibi listelerin sonunda kalmaya alışılmış hoş ülkemiz “sanal para” konusunda Avrupa birincisi, ne mutlu bize… Nasılsa gittiği yere dek gider, Jet Fadıl’ın askerleriyiz, son noktada “kandırıldık” deriz olur biter.
Patates tarlada çürürken, ince kesilmiş yarım patatese yirmi lira ödeyip Pringels alıyoruz ya, işte bu işte bir iş var. Meta hep benzer meta lakin birileri bunu allayıp pulluyor. Bu allama pullama işi kitlelerin “inanması” ve birikimini buna yatırmasıyla oluyor. Dünyada milyarlarca kişi yaşadığı için ilk öncelikle her zaman kazanıyor gibi görünüyorsunuz ama nüfus sonsuz değil ve yolun sonuna gelindiğinde mutlak çöküş gerekli.
Önceden Titan Zinciri diye bir şey vardı, o zaman yüz yüze oluşan zincirler, acilen “metaverse”lerle küresel ölçekte kuruluyor. Şaşalı sunumların, heybetli algı yönetim kampanyalarının ardında az düşünen, tez inanan kitleleri söğüşleme gayreti var. Onların gözünde en değerli “meta”, yani “mal” biziz. Bedava kullandığımız sosyal medya platformları bizim satın alma davranışlarımızı izleyip, ticari istatistik veriye dönüştüren aygıtlar. Yahut kapandaki peynir de, fareye bedava…
Edebiyat ve sinemada bir hayli geriye gitmiş olsam da soruma hala yanıt bulamadım: Birisi “Metaverse” kavramından çok daha evvelden bahsetmişti fakat kim? Mülk, ambar, sayım, evrak derken “evraka” dedim ve aklıma geldi: Meta Fetişizmi…
Karl Marx, Kapital’in yarısını hakiki mala sürülen “sanal” boyaya ayırmamış mıydı? Meta Fetişizmi, Marksist çözümlemelerin inşa taşlarından biriydi. Marx’ın sözleriyle “İnsanlar arasındaki açıklanmış toplumsal ilişki, şeyler arasındaki düşsel ilişki biçimine dönüşüyor. Kapitalizm nesnelere dinin yaptığı gibi büyülü bir amaç katıyor ve buna inanmamızı istiyor. Emek ürünleri meta olarak üretildikleri anda onlara yapışan ve böylece üretimden ayrılamayan bu ‘şey’e fetişizm diyorum”
Yani beş liralık metaya, doksan beş liralık fetişizm ekliyorsun, oluyor sana “Meta Fetişizmi”. Geçen hafta duyduğumuz adıyla “Metaverse”
“Yeni devir” diyor, inanmayın. Sakallı Marx, iki asır önce yazdı: Zuckerberg Teksas’da kellik ilacı satan bir dolandırıcıdır.
Elindeki şişe “meta”, içindeki akıcı “verse”… Yerse.